İÇİNDEKİLER
1 TCK 86 Kasten Yaralama Madde Gerekçesi2 Suçla Korunan Hukuki Yarar3 Suçun Faili4 Suçun Mağduru5 Kasten Yaralama Suçunun Unsurları6 Suçun Manevi Unsuru7 Suçun Maddi Unsuru8 Türk Ceza Kanununun 86. Madde 1. Fıkrası;9 Türk Ceza Kanununun 86. Madde 2. Fıkrası;10 Türk Ceza Kanununun 86. Madde 3. Fıkrası;11 (a) Fiilin Üstsoya, Altsoya, Eşe, Boşandığı Eşe veya Kardeşe Karşı İşlenmesi:12 (b) Fiilin Beden veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı İşlenmesi:13 (c) Fiilin Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle İşlenmesi14 (d) Fiilin Kamu Görevlisinin Sahip Bulunduğu Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi:15 (e) Fiilin Silahla İşlenmesi:16 (f) Fiilin Canavarca hisle işlenmesi17 Kasten Yarama Suçu Hukuka Uygunluk Nedenleri18 İlgiliKasten Yaralama Suçu Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesinde düzenlemiştir. Buna göre;
Madde 86 – (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) (Ek fıkra: 31/3/2005 – 5328/4 md.) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle:12/5/2022-7406/3 md.) Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz.
(3) Kasten yaralama suçunun;a) Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,32b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,e) Silahla,f) (Ek:14/4/2020-7242/11 md.) Canavarca hisle,İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.
Kasten yaralama nedeniyle manevi tazminat dava dilekçesi örneğine ulaşmak için “Manevi Tazminat Davası Dava Dilekçesi Örneği” başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.
Ayrıca Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama Suçu (TCK 87) yazımızı okumak için tıklayınız.
Yine suçlara ilişkin açıklamalarımız için Hakaret Suçu (TCK 125), Güveni Kötüye Kullanma Suçu (TCK 155), Dolandırıcılık Suçu (TCK 157) başlıklı yazılarımızı okuyabilirsiniz. Diğer suçlar yönünden sitemizde ayrıca arama yapabilirsiniz.
Dilekçe örneklerimizden İnternet Dolandırıcılığı Şikayet Dilekçesi örneğine ulaşabilirsiniz.
TCK 86 Kasten Yaralama Madde GerekçesiMaddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun temel şekli tanımlanmıştır.
Madde metninde yapılan değişiklikle, Hükümet Tasarısında benimsenen ve “müessir fiil” karşılığı olan “etkili eylem” ifadesi terkedilerek, genel olarak yaralama kavramı benimsenmiştir. Bu nedenle, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiştir.
İkinci fıkrada ise, kasten yaralama suçunun nitelikli şekilleri gösterilmiştir. Söz konusu suçun seçimlik olarak belirlenen bu nitelikli şekilleri, bentler hâlinde sıralanmıştır.
Fıkranın (a) bendinde, kasten yaralama suçunun üstsoy veya altsoydan birine ya da eş veya kardeşe karşı işlenmesi, bu suçun bir nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir. Bu kavramlar hakkında açıklama için, kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerine ilişkin hükmün gerekçesine bakılmalıdır.
(b) bendine göre, kasten yaralamanın beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Bu hususa ilişkin açıklama için, kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerine ilişkin hükmün gerekçesine bakılmalıdır.
Fıkranın (c) bendinde, suçun kişinin yerine getirdiği kamu görevi dolayısıyla işlenmesi, bir nitelikli hâl olarak öngörülmüştür. Bu hususa ilişkin açıklama için, kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerine ilişkin hükmün gerekçesine bakılmalıdır.
Kasten yaralama suçu, kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle de işlenebilir. Fıkranın (d) bendinde, bu durum, söz konusu suçun bir nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir. Bunun için kamu görevlisinin zor kullanma yetkisine sahip bulunması gerekmemektedir. Burada önemli olan, kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle, kasten yaralama suçunun işlenmesidir. Örneğin bir hâkim veya savcının sanık veya tanığa karşı kasten yaralama suçunu işlemesi hâlinde, bu nitelikli hâlin gerçekleştiğini kabul etmek gerekir. Buna karşılık, zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisi tarafından kasten yaralama suçunun işlenmesi hâli, kanunda ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.
Fıkranın (e) bendinde, kasten yaralama suçunun silâhla işlenmesi, bir nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Silâh deyimi için, Tanımlar başlıklı madde hükmüne bakılmalıdır.
Suçla Korunan Hukuki YararKasten yaralama suçu, vücut dokunulmazlığına karşı suçlar arasında ayrı bir yere sahiptir. Zira, kasten yaralama suçuyla bağlantılı olarak uygulama alanı bulan neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama, tüm gerçekleşme biçimleri itibariyle, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlar teorisinin bütün yönleri ile uygulanabildiği tek hüküm niteliği taşımaktadır.
TCK’nın 86 – 88 maddeleri arasında düzenlenen kasten yaralama suçuyla korunmaya çalışılan hukuki değer (yarar), kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Söz konusu bütünlük (vücut dokunulmazlığı), gerek fiziki (maddi) ve gerekse (ruhi) psikolojik varlığı ifade etmektedir.
Suçun FailiKanunda, yaralama suçunun faili olabilecekler bakımından herhangi bir özellik aranmamıştır. Bu nedenle herkesin fail olabileceği genel bir suçtur. Bunun yanı sıra, 86. maddenin 3. fıkrasındaki nitelikli hallerden bir kısmı ancak belli vasıflara sahip kişiler tarafından gerçekleştirilebilir. Bu nitelikli haller için kısmi bir özgü suç tanımlaması yapılabilir. Ancak genel olarak zimmet gibi faili yalnızca kamu görevlisi olabilecek türden bir özgü suç şekli değildir.
Suçun MağduruSuçun mağduru, vücudu üzerinde yaralamaya yönelik hareketin gerçekleştirildiği kişidir. Mağdur ancak hayatta olan kişiler olabilir. Dolayısıyla vücut dokunulmazlığına yönelik koruma, doğumla birlikte başlamakta ve ölümle sona ermektedir.
Fiilin işlendiği sırada mağdurun hayatta olması yeterli olup yaşı, akıl hastası olması ya da ağır hasta olmasının önemi yoktur ancak, ceza artırım nedeni olabilir.
Faillik ile mağdurluk sıfatının aynı kişide birleşmesi olanaklı değildir. Kişi kendisini yaralamışsa burada kastına bakmak gerekli olup; fiil, sigortadan para almak için yapılmış ise nitelikli dolandırıcılık suçunu, kendisini askerliğe yaramayacak hale getirmek için yapılmış ise de Askeri Ceza Kanununun 79. maddesinde düzenlenen suçu oluşmaktadır.
Kasten Yaralama Suçunun UnsurlarıSuçun Manevi UnsuruYaralama suçunun oluşması için genel kast yeterlidir. Suç olası kastla da işlenebilir. Bu durumda ceza indirilir. Suçun oluşumu için failin hangi maksat veya saikle hareket ettiği önemli değildir. Dolayısıyla şaka maksadı ile gerçekleştirilen fiiller de kasten yaralama suçunu oluşturacaktır. Failin fiili ile sonuç arasında illiyet bağının bulunması gerekir. İlliyet bağının bulunması için sonucun tamamen veya yalnızca failin fiilinden meydana gelmiş olması zorunlu değildir. Failin sonuca neden olması yeterlidir. (Failin bıçakla üstüne geldiğini gören kişinin kaçarken düşüp, kemiğinin kırılması olayında olduğu gibi, bu sonuca neden olunması, illiyet bağının varlığı için yeterlidir)
Maddede belirtilen sonuçlardan biri, failin yaptığı hareketi sonucu meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp, bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle, kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
Suçun Maddi UnsuruTürk Ceza Kanununun 86. Madde 1. Fıkrası;MADDE 86. –“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu fıkra, kasten yaralama suçunun, daha az ya da daha fazla cezayı gerektiren nitelikli hallere dışındaki temel şeklini oluşturmaktadır.
a-Vücuda acı verme: Failin fiili neticesinde mağdurun az ya da çok “maddi acıya” uğramasını ifade eder. Maddi acı duyulması vücuda temas edilmesi ile mümkündür.
Burada belirtilen,”vücuda acı verme”, mutlaka vücut üzerinde etkisi olan, fiziki olarak hissedilen davranışlarla kişiye maddi acı hissettirme olarak anlaşılmaktadır. Buna göre, vücut dokunulmazlığını ihlal eden her eylem değil; vücut dokunulmazlığını ihlal eden ve aynı zamanda acı veren hareketler kasten yaralama suçunun unsurunu oluşturur. Vücuda yönelik etkinin belli bir ağırlığa ulaşması gerekli olup bu durumun, mağdurun sübjektif duyarlılığı değil objektif bir ölçütle, ortalama bir insanı dikkate alarak belirlenmesi gereklidir.
b-Sağlığının bozulması: Süresi ne olursa olsun patolojik durum ortaya çıkarmak veya patolojik durum önceden varsa bunu artırmaktır. Bunun tıbbi anlamda bir hastalık ortaya çıkarması veya mağdurda acı meydana getirmiş olması aranmaz. Mağdurun organizmasının normal çalışmasında bozukluk meydana getirilmesi yeterlidir.
Bir kimsenin mevcut olan sıhhatinin daha kötüye gitmesine sebebiyet verilmesi halinde sağlığının bozulduğu kabul edilmelidir. Sağlığın sürekli bozulması şart değildir. İlaç verilerek ishal edilmesi, HIV virüsünün bulaştırılması gibi, yapılan hareket sonucu mağdurun sinir krizi geçirmesi de sağlığının bozulması halidir.
c-Algılama yeteneğinin bozulması: Kişinin normal koşullarda sahip olduğu bilince sahip bulunmaması ve kendisine yöneltilen fiil sonucunda hareketlerini yönlendirme yeteneğinin bozulması olarak tarif edilebilir. İlaçla sarhoş edilmesi, korkutulması algılama yeteneğinin bozulması olarak değerlendirilebilir.
Korku, uyku bozukluğu gibi kişinin psikolojik durumunda ortaya çıkan ve kişinin anlama, düşünme, muhakeme yeteneğinde oluşan her türlü olumsuz kişilik değişikliğini “algılama yeteneğinin bozulması” olarak ifade edebiliriz. Tıp bilimi tarafından akıl hastalığı sayılan durumlar bu kapsamda değerlendirilebileceği gibi, tıbben akıl hastalığı sayılmayacak durumlarda bu kapsamda değerlendirilir,
Yaralanmanın, bu fıkra kapsamında kalıp kalmadığı mutlaka adli raporla belirlenmelidir.
Kasten yaralama suçunun, bu fıkra kapsamında işlenmesi halinde kovuşturması resen yapılır, takibi suçtan zarar görenin şikayetine bağlı değildir. 86/1. maddesindeki suçun, 3. fıkra haricinde tek başına işlenmesi halinde suç “uzlaşma” kapsamındadır. (5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253/1-b-1). Bu nedenle kasten yaralama suçunda TCK 86/2 maddesine giren haller haricinde şikayet süresi bulunmamaktadır. Şikayet süresinin bulunmadığı hallerde dava zamanaşımı süresi içerisinde durumun savcılığa bildirilmesi gerekmektedir.
Bu fıkra kapsamındaki kasten yaralama suçuna bakma görevi, Asliye Ceza Mahkemesine aittir. (5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 11. maddesi)
Türk Ceza Kanununun 86. Madde 2. Fıkrası;MADDE 86.- “(2)Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması halinde, mağdurun şikayeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur. Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz. ” şeklinde düzenlenmiştir.
86/2. maddesi ile fiilin, “kişi üzerindeki etkisinin, basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması” kasten yaralama suçunun daha az cezayı gerektiren hali olarak kabul edilmiştir.
Basit tıbbi müdahalenin neyi ifade ettiğinin ve somut olayda yaralama fiilinin etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir. Bu tanımın neyi ifade ettiğini, salt hukuksal ölçütlere dayanarak belirlemek mümkün olmadığından, bu konunun tıp biliminin verileri çerçevesinde tespiti gerekir. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde yaralanma, hekimler tarafından farklı algılanabilecek, kişisel değerlendirme farklılıkları yaratabilecek bir durum olduğundan, adli tıp çalışanlarının dahi kafasını karıştırabilecek bir kavram olması nedeniyle eleştirilmiştir.
Adli yönden, hangi travmatik değişimlerin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ya da giderilemeyecek olduğu konusunda, tüm hekimler tarafından kullanılabilecek bir listeye ihtiyaç olduğu düşüncesi ile Adli Tıp Kurumu bir rehber yayımlayarak basit tıbbi müdahalelerin ne olduğu, nelerin basit tıbbi müdahale ile giderilebileceğinden öte, hangi travmatik değişimlerin hafif derecede yaralanmalar içinde yer alması gerektiği bu listede gösterilmiştir. Bu rehberdeki bilgilere göre: Tüm vücut alanına göre yüzey alanı yaklaşık olarak yüz yada elde %5, vücudun diğer bölümlerinde % 10 dan daha az olan abrazyon (deri veya mukozanın sıyrılması, soyulması veya kazınması, sıyrık) ve kontüzyonlar (bere, ezik, çürük); yüz ve elde yaklaşık 25 cm2 ,diğer bölgelerde 100 cm2 den küçük flep tarzı yaralanmalar; yüz yada elde toplam 10 cm., vücudun diğer bölgelerinde 20 cm. den küçük cilt-cilt altına penetre yaralanmalar, lazerasyonlar, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralanmalardır.
Bu fıkra kapsamındaki kasten yaralama suçunun, yalnız başına (3. fıkradaki daha fazla cezayı gerektiren nitelikli haller olmadan) işlenmesi halinde kovuşturulması suçtan zarar gören mağdurun şikayetine bağlı olduğu gibi ayrıca uzlaşmaya da tabidir. Şikayet hakkı, suçtan zarar gören mağdura ait olup, bu hakkını fiil ve faili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içerisinde kullanmalıdır. (TCK md. 73/1-2) Bu fıkra kapsamına giren kasten yaralama suçunun şikayet süresi 6 aydır.
Soruşturma safhasında mağdur şikayetçi değilse, Cumhuriyet savcısı, kovuşturmaya yer olmadığına karar vermeli, şikayetçi ise bu durumda bu fıkranın yalnız başına uygulanması söz konusu ise uzlaşmaya tabi olduğundan, uzlaştırma usulünü uygulamalıdır.
Yasal bir şikayet bulunmadığı halde kamu davası açılmış ise bu durumda kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden kamu davasının, CMK.nun 223/8. maddesi gereğince düşürülmesine karar verilmelidir.
TCK.nun 86/2. maddesi kapsamındaki kasten yaralama suçunda, başlangıçta mevcut olan şikayetten sonradan vazgeçilirse sanıktan bu vazgeçmeyi kabul edip etmediği hususu sorularak, kabul ederse kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle düşürülmesine, kabul etmez ise yargılamaya devam edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. (Özel Daire uygulaması) Doktrin ve uygulamacı görüşleri, yargılama sonucunda sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerekiyorsa artık dava şartı bulunmadığından kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi yönündedir.
Basit tıbbı müdahale ile giderilebilecek şekildeki yaralama eylemi, iştirak halinde işlenmiş ise, sanıklardan biri hakkındaki şikayetten vazgeçme diğerlerini de kapsar. (TCK. md 73/5)
Kasten yaralama suçunun, teşebbüs aşamasında kaldığı hallerde basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek bir etki meydana gelmemiş olabilir. Böyle bir durumda ”çoğu içeren azı da içerir” kuralından hareketle TCK.nun 86/2. maddesinin uygulanması gerekir. Öte yandan basit tıbbi müdahale ile birlikte, suçta cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren nitelikli haller de söz konusu ise, örneğin, suç silahla işlenmiş ise iki nitelikli halin bir arada uygulanması gerekir. Bazı durumlarda da, fail önce mağduru basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralamakta, daha sonra örneğin silahla yaralamaya çalışmaktadır, bu durumda tamamlanmış suçtan mı, teşebbüs aşamasında kalmış suçtan mı yoksa fikri içtimanın mı uygulanacağı sorunu ile karşılaşılabilir. Yargıtay bu durumlarda, failin tamamlanmış suçtan cezalandırılması gerektiğini, tamamlanmış eylem varken, teşebbüs hükümlerinin uygulanmayacağını kabul etmektedir.
“Sanığın bıçakla oğlunu yaralamak isterken araya giren gelinini yaralamaktan ibaret eyleminin tek suç oluşturacağı ve tamamlanmış eylemden ceza tayin edilmesi gerektiği gözetilmeyerek yazılı şekilde iki ayrı ceza tayin edilmesi” (Yargıtay 2.Ceza Dairesinin 23/10/2002 gün ve 24745/17885 sayılı kararı)
Fıkrada seçimlik ceza öngörülmüş olup, hakim kovuşturma evresi sonucunda oluşan takdirine göre, ya hapis cezasına yada adli para cezasına hükmedecektir. Serbest takdir yetkisinin bir istisnası TCK.nun 58. maddesinin 3. fıkrasındaki tekerrür koşullarının mevcut olması halinde hakim hapis cezasını tercih etmek zorundadır. Uygulamada, bu hususa yeterince dikkat edilmemektedir. Tekerrür hükmünün uygulanması mümkün olduğu halde hapis cezası yerine adli para cezasının tercih edilmekte, bu durumda da sanıklar hakkında yasaya aykırı olarak hem daha hafif bir ceza verilmekte hem de netice ceza, hapis cezası olmadığından tekerrür hükmünün uygulanmaması sonucu doğmaktadır.
Seçimlik cezalardan, hapis cezası tercih edilmiş ise artık bu cezanın adli para cezasına dönüştürülmesi mümkün değildir. ( TCK.nun 50/2. maddesi) Ancak, hapis cezasının, kısa süreli olması koşulu ile TCK.nun 50. maddesinin 1. fıkrasında gösterilen adli para cezası dışındaki diğer seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi mümkündür.
Maddeye yapılan 12/5/2022 tarihli ekleme ile suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı ay olarak belirlenmiştir.
Bu fıkra kapsamına giren kasten yaralama suçlarına bakma görevi Asliye Ceza Mahkemesine aittir.
Türk Ceza Kanununun 86. Madde 3. Fıkrası;MADDE 86.-“(3) Kasten yaralama suçunun;
Üstsoya, altsoya, eşe, boşandığı eşe veya kardeşe karşı,Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanmak suretiyle,Silahla,Canavarca hisleİşlenmesi halinde şikayet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında, (f) bendi bakımından ise bir kat artırılır.” hükmünü içermektedir.
Bu fıkrada, kasten yaralama suçunun, cezasının artırılmasını gerektiren nitelikli unsurlar gösterilmiştir.
(a) Fiilin Üstsoya, Altsoya, Eşe, Boşandığı Eşe veya Kardeşe Karşı İşlenmesi:Bu bentte öngörülen akrabalık ilişkisi, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenmelidir.
Üstsoy, ana, baba, büyük baba, büyük anne ve üst zincire dahil kişilerdir.
Altsoy, çocuklar, torunlar, torun çocukları ve alt zincire dahil kişiler anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda, fiilin, üvey anne, üvey baba, evlatlık, evlat edinenlere, kaynana, kayınbaba, damat ve gelinlere karşı işlenmesi halinde bentteki ağırlaştırıcı unsurun uygulanması mümkün değildir.
Eşten kasıt, resmi nikah sonucu elde edilen eş sıfatıdır. Dini nikahla yapılan evlilikler ile gayri resmi beraberlikler bu kapsamda değerlendirilmemektedir. Kanun maddesine yapılan 8/7/2021 tarihli ekleme ile artık boşanılan eşe karşı işlenen kasten yaralama suçu da bu madde kapsamına alınmıştır. Bu tarihten önceki eylemlere ilişkin, görülmekte olan bir boşanma davası varsa, kararı kesinleşene kadar işlenen kasten yaralama suç, eşe karşı gerçekleştirilmiş sayılmaktaydı.
Kardeş, aynı anne ve babadan doğan kardeşler ile anne ya da baba bir kardeşleri ifade etmektedir.
(b) Fiilin Beden veya Ruh Bakımından Kendisini Savunamayacak Durumda Bulunan Kişiye Karşı İşlenmesi:Bu bent kapsamında bulunan kişilerin kimler olduğu kanunda tanımlanmamıştır.
Beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak kişi tabiri doktrinde, ”uyku hali, bilinçsizlik, narkoz, alkol ve uyuşturucu madde etkisi altında bulunma, ileri yaşta olma, hastalık, malullük gibi nedenlerle mağdurun yaralama fiiline karşı kendisini koruma gücüne sahip olamaması” biçiminde tanımlanmıştır. Mağdurun, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olup olmadığı, adli tıp uzmanının raporu ile belirlenecektir. Beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda olma halinin, olay anında var olması aranacak, süreklilik aranmayacaktır. Failin bu durumu bildiği veya bu durumdan faydalanarak suç işlediği durumlarda bu nitelikli hal uygulanacak, aksi halde fail hatasından yararlanacaktır.
Tereddüt edilmesi halinde adli tıp uzmanından görüş alınmalıdır.
Çocuk tabiri, TCK’nın 6. maddesi 1-b fıkrasında tarif edilmiştir. Çocuk olma hali, kasten öldürme suçunda, tek başına nitelikli unsur sayıldığı halde (5237 sayılı Kanun’un 82/1-e) kasten yaralama suçunda mağdurun çocuk olması yani fiil tarihinde on sekiz yaşını bitirmemiş bulunması nitelikli unsur olarak kabul edilmemektedir.
12-13 yaşından küçük kişilere karşı işlenen yaralama suçlarında mağdurların, suç tarihlerinde beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda olup olmadıklarının belirlenmesi gerekmektedir. (Yargıtay 2.Ceza Dairesinin 11/11/2008 gün ve 26572-18844 sayılı ile Yargıtay 3.Ceza Dairesinin 18/09/2013 gün ve 2012/24757-2013/311160 sayılı kararları )
(c) Fiilin Kişinin Yerine Getirdiği Kamu Görevi Nedeniyle İşlenmesiKamu görevlisi deyiminden, (5237 sayılı Kanun’un 6/1-c maddesi) kamusal faaliyetin yürütülmesine atama, seçilme veya herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi anlaşılır. Kamu görevlisi tanımını yapan maddenin gerekçesinde, mesleklerinin icrası bağlamında avukat veya noter, bilirkişi, tercüman ve tanıklık yapanlar yaptıkları faaliyetler kapsamında kamu görevlisi olarak sayılmışlardır.
Yerine getirdiği kamu görevinden dolayı, kamu görevlisine karşı işlenen kasten yaralama fiili nedeniyle hükmolunan temel ceza artırıma tabi tutulmaktadır.
Kamu görevlisi, izinli olsa, mesai saati dışında görev yerinde bulunmasa bile yaptığı görevinden dolayı kendisine karşı yaralama suçu işlenmiş ise artık bu nitelikli hal gerçekleşmiştir.
Güncel örnek, acil nöbetinde bulunan hekime hasta yakının gerekli tedavinin yapılmadığından bahisle saldırarak yaralaması eylemini gösterebiliriz.
Bir kamu görevlisine karşı kişisel nedenlerle kasten yaralama suçunun işlenmesi görev esnasında olsa bile nitelikli halin uygulanmasına imkan vermez.
Görevini yapmasını engellemek için kamu görevlisine karşı, cebir kullanılması söz konusu ise, bu durumda TCK.nun 86/3-c maddesi değil de, aynı Kanunun 265. maddesi uygulanmalıdır. Ancak cebir, kasten yaralanmanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış halleri şeklinde gerçekleşmiş ise ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerde uygulanacaktır. (TCK.nun 265/5 maddesi)
Örnek: Sanığın, yakalama emrini yerine getirmekte olan polis memurunu engellemek için bıçakla yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaralaması şeklinde gerçekleşen fiilinde, sanık hakkında hem kasten yaralama suçuna ilişkin hem de görevi yaptırmamak için direnme suçuna ilişkin hükümler birlikte uygulanacaktır.
(d) Fiilin Kamu Görevlisinin Sahip Bulunduğu Nüfuz Kötüye Kullanılmak Suretiyle İşlenmesi:Fail, kamu görevlisi olup, bu görevinden dolayı sahip bulunduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle mağduru yaralaması halinde, bu bentteki ağırlaştırıcı unsur uygulanmaktadır.
Bu artırım nedeninin uygulanması için failin kamu görevi yapması, bu görevin faile nüfuz, güç sağlaması ve bu görevin kötüye kullanılması gerekir. Bu hükmün uygulanması için kamu görevlisinin zor kullanma yetkisine sahip olması gerekmemekte olup, önemli olan kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuzun kötüye kullanılması suretiyle kasten yaralama suçunun işlenmesidir.
Öğretmenin, öğrencisi üzerinde sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılarak, polis memuru ile infaz koruma memurlarının sahip bulundukları nüfuzlarını kötüye kullanmak suretiyle kasten yaralama suçunu işlemeleri hallerini örnek olarak gösterebiliriz.
(e) Fiilin Silahla İşlenmesi:Mağdur üzerinde korku yaratması, direncini kırması ve suçun işlenmesini kolaylaştırmasından dolayı silah, kasten yaralama suçunda nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir.
Silah deyiminden;
1-Ateşli silahlar,2-Patlayıcı maddeler,3-Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici aletler,4-Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,5-Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal ve biyolojik maddeler anlaşılır. (TCK.nun 6/1-f maddesi)
Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler, 765 sayılı Kanun döneminde silahtan sayılmadığı halde, 5237 sayılı Kanunda silah olarak kabul edilmektedirler. Bura da önemli olan özellik ‘elverişlilik’ özelliğidir. Aletin, işlenen suç için kullanılmaya elverişli olması gerekir. Örneğin çok küçük olmayan taş, kasten yaralama suçunda elverişli bir vasıtadır. 765 sayılı Kanun döneminde silahtan sayılmayıp da yeni dönemde silah olarak kabul edilen şeylere örnek göstermek gerekirse; bira şişesi, demir parçaları, tabanca kabzesi, okey ıstakası, çay bardağı, bira bardağı, taş ve sopa gibi aletler silahtan sayılmaktadırlar.
“Elverişlik” ölçütüne Yargıtay Genel Kurul kararına konu olmuş bir örnek göstermek gerekirse;
Sanığın, ele geçirilemeyen bir odun parçası ile mağdura vurarak, sol gözünün işlevinin yitirilmesine neden olacak şekilde yaraladığı olayda, suçta kullanılan sopa ele geçirilip, özellikleri belirlenmediği halde, yaralama suçu yönünden elverişli özelliğe sahip olduğu doğurduğu sonuçtan açıkça anlaşıldığından silahtan sayılmıştır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12/02/2008 gün ve 25-22 sayılı kararı)
Kasten yaralama suçlarında, pitbull cinsi köpek, aslan, kaplan gibi hayvanlar ile otomobil de silahtan sayılmaktadırlar.
Vücut organları (el, ayak, kafa gibi) ile sabit direk, dikili ağaç, duvar, sert zemin gibi taşınmazlar silahtan sayılmamaktadırlar.
(f) Fiilin Canavarca hisle işlenmesi7242 Sayılı 15.04.2020 tarihli Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 11. maddesi ile TCK’nın 86. maddesinin 3. fıkrasına suçun canavarca hisle işlenmesi bendi eklenmiştir. Madde gerekçesinde suçla etkin mücadele edilmesi ve caydırıcılığın sağlanması amacıyla kasten yaralama suçunun canavarca his saiki ile (örneğin; yüze kezzap atmak suretiyle) işlenmesi, suçun nitelikli halleri arasına alındığı ifade edilmiştir.
Ayrıca, aynı fıkraya eklenen hükümle, suçun canavarca his saikiyle işlenmesi halinde birinci veya ikinci fıkraya göre belirlenen temel cezaya uygulanacak artırım miktarının, yarı oranı yerine bir kat olması öngörülmektedir. Belirtilmelidir ki, fıkrada yer alan diğer bentlerin yeni eklenen (f) bendiyle birlikte uygulandığı durumlarda da sadece bir kat artırım yapılacaktır. Örneğin, silahtan sayılan kezzabın yüze atılması suretiyle kasten yaralama suçunun işlenmesi halinde 86 ncı maddenin üçüncü fıkrasının hem (e) bendinin hem de Teklifle eklenen (f) bendinin birlikte uygulanması söz konusu olacaktır. Bu durumda, temel ceza, daha fazla artırım öngören (f) bendi uyarınca sadece bir kat artırılacaktır. Silah sebebiyle (e) bendi uyarınca ayrıca yarı oranında artırım yapılmayacaktır.
Bu maddede (86. madde 3. fıkrasında) sayılan nitelikli haller belirtilen ağırlaştırıcı nedenlerin birden fazlasının aynı olayda, bir arada bulunması durumunda, uygulamanın nasıl yapılacağını Yargıtay uygulamalarıyla çözülmüş, artırım nedenlerinin aynı fıkrada bulunması nedeniyle, artırımın ağırlaştırıcı sebep sayısı kadar değil, bir defa uygulanacağına karar vermiştir. Ancak böyle bir durumda fail hakkındaki temel ceza 86. maddenin 1. veya 2. fıkrası uyarınca alt sınırdan ayrılmak suretiyle TCK.nun 61/1. maddesindeki ölçütler esas alınarak belirlenmelidir.
“TCK.nun 86. maddenin 3. fıkrasında kasten yaralama suçunun nitelikli hallerinin bir bütün olarak sayıldığı ve her bir bentten dolayı ayrı ayrı artırım yapılacağına ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı, birden fazla nitelikli halin aynı olayda birleşmesi durumunda, mahkemenin temel cezayı tayin ederken bu hususu da göz önünde bulundurabileceği nazara alınarak, sanığın kardeşine karşı işlediği silahla kasten yaralama suçundan bir kez artırım yapılması gerektiği gözetilmeden iki kez artırım yapılması suretiyle fazla ceza tayini bozmayı gerektirmiştir. ” (Yargıtay 2.C.D.,04/07/2007 gün ve 6462/9991 sayılı ilamı)
Kasten Yarama Suçu Hukuka Uygunluk NedenleriKasten yaralama suçunda hukuka aykırılığı ortadan kaldıran nedenler olarak; görevin ifası, meşru savunma ve zorunluluk hali gibi genel hukuka uygunluk nedenleri bulunmaktadır. Bunların yanında, özellikle mağdurun rızası, tıbbi müdahaleler, spor hakkının icrası, uslandırma hakkı sayılabilir. Ancak, pedagojik açıdan amaca uygun olmaması ve insan onuru ile bağdaşmaması nedeniyle, artık uslandırma hakkı, kasten yaralama suçunda hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilmemektedir. Yargıtay da öğretmenlerin öğrenciler üzerinde terbiye etme hakkı bulunduğunu kabul etmekle birlikte, bu hakkın hiçbir zaman kasten yaralama hakkı vermeyeceğini belirtmektedir.
Av. Ekrem KaraçimenAfyonkarahisar’ın Bolvadin ilçesinde doğmuştur. Üniversite eğitimini 2011-2015 yıllarında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamlamıştır. Ankara’da Avukatlık Mesleğini icra etmektedir. Yargitaykararlari.com sitesinin kurucusudur.
Tel: 0507 358 58 49Mail: avekremkaracimen@gmail.com
İlgiliBenzer Yazılar:Kasten Yaralama Suçu Savunma Dilekçesi ÖrneğiNeticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama Suçu (TCK 87)Dolandırıcılık Suçu (TCK 157)